4 Mayıs 2010 Salı

İstiare (Eğretileme)

İSTİARE

Bir sözü benzerlik ilgisiyle kendi anlamı dışında kullanmaktır. Yani bir kelimeyi kendisine benzeyen başka bir varlığın yerine kullanmaktır.

Benzetmenin asıl öğelerinden (benzeyen-benzetilen) biriyle yapılan benzetmedir.

İkiye ayrılır:

A) AÇIK İSTİARE

Kendisine benzetilen öğe ile yapılır. Benzeyen öğe kullanılmaz.

Gökyüzünün kandilleri (yıldız) yanmıştı
Bir med zamanı gökyüzü kurşunla (bulut) örtülü
Havada bir dost eli (rüzgâr) okşuyor tenimizi
Doya doya sevemedim kuzumu (çocuk)

Bir gün gelecek sen de perişan olacaksın
Ey gonca (sevgili) bu cemiyeti her dem mi sanırsın

İki kapılı bir handa
Gidiyorum gündüz gece”

Aslanlarımız bu maçta da iyi mücadele etti.

B) KAPALI İSTİARE

Benzeyen öğe ile yapılır, kendisine benzetilen söylenmez. Ama benzerlik yönü ya söylenir ya da anlaşılır.

Her kapalı istiarede aynı zamanda bir teşhis sanatı görülür.

Boynu bükük adalar tanıyor sanki bizi. (insan; boynu bükük, tanıyor)

Yüce dağların başında
Salkım salkım olan bulut (üzüm; salkım salkım)

Ahmet, kükreyerek rakibinin üzerine saldırdı. (aslan; kükreyerek)
Bükün boynunuzu bayraklar bükün. (insan; bükün boynunuzu)
Çamlar hüzünlü, yollara düşmüş söğüt çınar (insan; hüzünlü, yollara düşmüş)
Yedi yıl süren hikâyemizi dinlemiş ihtiyar çınardan. (insan; ihtiyar)

C. YAYGIN İSTİARE

Benzeyenle kendisine benzetilen arasındaki birden çok benzerlik ilgisi sırasıyla anlatılarak benzetme yapılırsa buna yaygın istiare (temsili istiare) denir. Ama iki unsurda biri söylenir. Bu yönüyle yaygın benzetmeden ayırt edilir.

Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol
Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.

Burada insan (ruh) bir "sessiz gemi"ye benzetilmiş, dünya da bir "liman" olarak değerlendirilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder