3 Mayıs 2010 Pazartesi

Siham-ı Kaza (Kaza Okları)

17. Yüzyılın büyük Divan Şairi Nef’i’nin “Siham-ı kaza” isimli eseri, aslında Divan Edebiyatının hayatın ne kadar içinde olduğunu gösterir. Bugün dahi insanların eleştiriye karşı müsamahalı olmadığını düşünecek olursak, 17. yüzyılda şairin sosyal hayata ve devlet yöneticilerine karşı ciddi eleştiriler getirdiğini görürüz.
Aslen Erzurumlu olan ama hayatı hakkında çok da geniş bilgilere sahip olamadığımız Nef’i’nin Sultan 1. Ahmet, 2. Osman ve 4. Murat döneminin çok ünlü bir şairi olduğu anlaşılıyor. Böyle şöhretli bir şairin, bu kadar padişahın övgüsüne mazhar olmuş bir ismin birden bire gözden düşmesi ve öldürülmesi de Nef’i’yi ve yazdıklarını önemli kılıyor.
Türk Sanat Müziği sevenler onu:
Tûtî-i mu'cize-gûyem ne desem lâf değil
Çarh ile söyleşemem âyînesi sâf değil
Bu beyitle başlayan şiirinin şarkı biçimindeki terennümü ile hatırlayabilirler. Öğrenim hayatınızda ise, özellikle lise yıllarınızda Edebiyat kitaplarınızda onun Şeyhü’l-İslam Yahya ile çekişmesini gösteren dörtlükleriyle hatırlayacaksınız.
Nef’î, Şeyhülislâm Yahyâ’nın kendisi için söylediği kıt’asına çok zarif bir cevap vermiştir. Çok tanınmış olan bu manzum latîfe şöyledir:

Şimdi hayl-i suhenverân içre
Nef’î mânendi var mı bu şâ’ir
Sözleri seb’a-i mu’allakadur
İmri’ü’l-kays kendidür kâfir
Ş.Yahya
Bana kâfir demiş Müftî Efendi
Tutalım ben diyem ana müselmân
Varıldıkta yarın rûz-ı cezâya
İkimiz de çıkarız anda yalan
Nef'î

Aslında Siham-ı Kaza (Kaza Okları) bir hiciv mecmuasıdır. O devirde hezel dedikleri alaycı bir şiir türü moda olmuştur. Bu tür şiirlerde alaycılığın yanı sıra, taşkınca ifadeler, hatta küfürler bile yer almaya başlamış, şiddetli bir eleştiri ortamı doğmuştur. Siham-ı Kaza böyle bir yansımadır. Nef’i, üç padişahın ve birçok vezirin övgüsünü aldığı, onlardan himaye ve yardım gördüğü halde, mizacı gereği hicivden uzak duramamıştır. Hiciv yazdığı için zaman zaman nedamet bildirmesine rağmen bu “kaza okları”ndan herkes nasibini almıştır. Hatta Sultan 4. Murat bile…
İşte burada bir entrika devreye giriyor. Nef’i’nin Bayram Paşa için yazdığı ağır bir hicviyenin ölümüne neden olduğu söylense de hem Siham-ı Kaza isimli mecmuada bu şiir yoktur hem de Sultan 4. Murat’ın himayesindeki bir şaire dokunmak neredeyse imkansızdır. Entrika büyük ihtimalle şöyle gelişiyor: Şairin hicivlerinden canı yanan Bayram Paşa ve Gürcü Mehmet Paşa gibi önemli şahsiyetler, Nef’i’yi sultanın gözünden düşürmek için devrin şairlerinden birine Nef’inin üslubuna yakın bir üslupla Sultan için de hicviyeler yazdırmışlardır. Böylece arkasındaki en büyük desteği kaybeden şairin kaderi de belli olmuştur.
Gökten nazire indi Siham-ı Kazasına
Nef'i diliyle uğradı Hakkın belasına
Şair İbrahim Vehbi’nin ifade ettiği bu dörtlükte Sultanın Nef’i’yi hiciv yazmaktan men ettiğine işaret vardır. Ayrıca Sultan 4. Murat, siham-ı kaza adı verilen bu dergilerden birini okurken yanına yıldırım düşmüştür ve sultan bu olayı uğursuzluk saymıştır. Böyle rivayet edilir.
Padişahın desteğini kaybeden şairin ölümü de ilginçtir. Gerçi devrin birçok ileri geleni “katli vaciptir” demişler. Kaf-zade Faizi’nin söylediği tahmin edilen Farsça bir beyit çok meşhur: “Adı Nef’i olan o hiciv söyleyici şairin katli, dört mezhepte de, engerek yılanını öldürmek kadar gereklidir.” Lakin, Sultan 4. Murat’ın kılıcı ile öldürüldüğünü ifade eden İsmail Beliğ, verdiği bu bilgi ile Nef’i ile sultanın arasının çok açıldığına dair işareti de kuvvetlendiriyor. Katip Çelebi de bu bilgiyi tekrarlıyor ama Sultan, neden şairin ölümünü istesin sorusunun cevabını Fuat Köprülü veriyor ve eski bir mecmuada Nef’i’nin sultanı hicveden ağır bir şiirine rastladığını söylüyor. Lakin, sıham-ı kazada yer almayan bu şiiri acaba gerçekten Nef’i mi yazmıştı, yoksa onun üslubuna yakın olarak birileri mi yazdırmıştı? Bence ikinci seçenek ağır basıyor. Çünkü, Bayram Paşa’nın böyle bir şiiri yazdırıp padişahın huzuruna çıkıp şairin katli için izin alması kuvvetli bir ihtimaldir. Rivayete göre, şairi öldürme görevini Bayram Paşa almış ve adamlarından Boynu Eğri Mehmet Ağa da şairi sarayın odunluğunda boğdurarak cesedini denize attırmıştır. Görüldüğü gibi şairin ölümü de muammalıdır. Padişahın öldürdüğünü söyleyen kaynaklar var, boğdurulduğunu söyleyen rivayetler var. Ama bir gerçek var ki o da şudur: Kaza okları, günün birinde Nef’i’ye de değmiştir. Ama o babasını bile hicveden bir adamdı.
Onun ölmeden önce şu dörtlüğü söylediği rivayet ediliyor:
Ey dil hele âlemde bir âdem yoğ imiş
Var ise de ehl-i dile mahrem yoğ imiş
Gam çekme hakikatte eger arif isen
Farz eyle ki elân yine âlem yoğ imiş

O da Ömer Hayam gibi söylemiş:
Hayyam, sarhoş isen keyfine bak!
Gül yüzlü biriyle hoş isen keyfine bak
Madem ki cihanın sonu yokluktur
Farz et ki yoksun gene sen keyfine bak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder