24 Nisan 2010 Cumartesi

YGS ve LYS'yle ilgili önemli ipuçları

1999 yılından beri devam eden "üniversite sınav sisteminde" bu yıl köklü değişiklikler yapıldı. Üniversite sınavına hazırlanan öğrencilerin yapılan bu değişiklikleri en kısa zamanda öğrenmesi ve çalışmalarını buna göre şekillendirmesi büyük önem taşımaktadır.


Öğrencilerin yeni sınav sistemini yeterince kavramadan hareket etmeleri kaygı düzeylerini yükselteceği gibi, mantıklı bir çalışma stratejisi uygulamalarına da engel olacaktır. Bu anlamda yeni sistem hakkında rehberlik servislerinden detaylı bilgi alınması yararlı olacaktır.
Yeni sınav sistemi YGS (Yük-seköğrenime Geçiş Sınavı) ve LYS (Lisans Yerleştirme Sınavı) olmak üzere iki basamak şeklinde olacak. Nisan ayında tek oturumda yapılacak olan ve 160 soruyu kapsayan "YGS", açık öğretim programı ile 2 yıllık önlisans programlarının yerleştirilmesinde kullanılacak. Ayrıca meslek liselerinin ek puanla girebildikleri lisans bölümleri de YGS ile öğrenci alacak. Haziran ayında 5 ayrı seansta yapılacak olan "LYS" ise lisans programlarının yerleştirilmesinde kullanılacak.
Öğrencilerin yeni sınav sistemine ilişkin uyarılar:
YGS, yerleştirme puanına yüzde 40 oranında katkı sağlayacağı için büyük önem taşımaktadır. Dolayısıyla nisan ayına kadar YGS konularını bitirecek şekilde çalışmalısınız.
Testlerdeki soru sayıları arttığı için muhtemelen sınav soruları "geniş bir konu yelpazesinden" çıkacaktır. Bu yönüyle önceki yıllarda pek soru gelmeyen konulardan da soru çıkabileceğini hesaba katmalı ve çalışmanızı "eksik konu" bırakmayacak şekilde düzenlemelisiniz.
"Konu bitirmek" öncelikli prensibiniz olmalı. Yeteri kadar konu bitirmeden deneme sınavlarına girmeniz moralinizi bozabilir. Henüz işin başında iken "deneme kolik" olmak size pek yarar sağlamayacaktır.
Yeni sistemle birlikte herhangi bir puan kaybına uğramadan alanınızın dışında da tercih yapabileceksiniz. Sözgelimi fen alanından mezun olsanız bile hukuk fakültesini tercih edebileceksiniz. Bu durum özellikle "liseden mezun olan öğrenciler" için büyük bir fırsattır. Özellikle fen dersleri "gevşek" olan sayısalcı öğrencilerin sayısalda ısrar etmeyip eşit ağırlıktan sınava hazırlanması, matematiği vasat olan TM'cilerin de gerçekçi davranıp sözelden hazırlanması mantıklı olacaktır.
Yeni sistemle birlikte 17 puan türü hesaplanacak. Ve bu puan türlerinin oluşumunda derslerin yüzdelik katkısı farklı olacaktır. Örneğin matematik ve geometrinin TM-1 puanındaki ağırlığı yüzde 50 iken, TM-3 puanındaki ağırlığı yüzde 35'tir. Dolayısıyla hangi puan türüyle yerleşmek istiyorsanız o puanınızın baz alındığı derslere ağırlık vermelisiniz... Mesela TM-1 puanı ile iktisat bölümüne yerleşmek istiyorsanız matematik ve geometriniz çok iyi olmalı. Ya da TM-3 puanınızla psikoloji bölümünü kazanmak istiyorsanız matematiği ihmal etmeden sözel derslerinizde yoğunlaşmalısınız.
Eski sistemle kıyaslandığında MF puanında fen derslerinin yüzdelik değeri arttı (yüzde 34'ten yüzde 42'ye yükseldi). Dolayısıyla MF-3 puanınızla tıp, eczacılık, diş hekimliği vb. bölümleri kazanmak istiyorsanız fen derslerine iyice yüklenmelisiniz.
Matematiği "gevşek" olan sözel öğrencilerine yeni sistemde TS-2 puanı ile büyük bir fırsat sunulmuş. Eski sistemde sözel puanda sosyalin ağırlığı yüzde 33 iken yeni sistemde bu oran yüzde 45'e çıkmış. Bunun yanında matematiğin bu puanlamadaki oranı yüzde14'ten yüzde 8'e düşmüş.
Ağırlıklı ortaöğretim başarı puanının (AOBP) etkisi yüzde 21'den yüzde13'e düşürüldü. Artık AOBP 0.8 yerine 0,15 ile çarpılacak. Fakat bu düşüş AOBP'nin etkisinin bittiği şeklinde algılanmamalı. Zira 1(bir) puanın dahi ehemmiyetli olduğu üniversiteye yerleşme sürecinde AOBP'nin yüzde 13'lük payının yabana atılması büyük bir hata olacaktır. Bu anlamda okul derslerini asla hafife almamalısınız. * Özel Balıkesir Fırat Lisesi Rehber Öğretmeni

ZAMAN
AKIN YILDIRIM

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder