9 Mayıs 2010 Pazar

Cümlenin Ögeleri (Uygulama Notu)

Aşağıdaki cümleler öğelerine ayrılmıştır.Doğruların yanına (D) koyunuz, yanlışları ise düzeltiniz.

*Kalkmalı/ giyinip/ dışarıya/ çıkmalı
*Bizden sonra gelenler/ bizi/ daima /hatırlayacaklar.
*Herkes/ bu işi bir önce bitirmeyi/ düşünüyor.
*Sen/ yemeğini/ herkes gibi/ yiyemezsin.
*Burada bir dakika/ bile/ duramayacağım.
*Eline/geçirdiği bir şeyi/ kırıp dökmeden/ asla bırakmazdı.
*Denizden/ döndüğümüz zaman/gece/epey ilerlemişti.
*Abdullah / demin yanlarından kaçtığı biçareleri/ bu kalabalıkta iyice/ seçiyordu.
*Evi/ gezdiğim zaman/ tahminlerimin doğru olduğunu/ anladım.
*Hiçbir şey demeden/ beni/ dinliyordu.
*Belediye bahçesinin önüne geldiği zaman / yorgun ve bitkindi
*Sıcak bir çay ümidi /beni / bu kendi kendime / icat ettiğim acı felsefeden / ayırdı
*Bunlar / iklim değişikliğinin / sonucudur.
*Kibar yüzlü / zarif / bir adamdı Sait Faik.
*Kendini başkanlığa seçen üyelere / teşekkür etti.
*Geleceğe / umutla / baktığını / söyledi / genç kadın.
*Bildiklerini /savcıya /bir bir /anlattı.
*Göçmenler / her şeye / kolayca / ayak / uyduruyorlardı.
*Yarışmayı / kazanan öğrenci / ailesi tarafından / ödüllendirildi.
*Buraya / kasabanın boğucu sıcağından / kaçanlar / gelirler.
*Suyu çekilmiş / bir sel yatağı gibi duran / sokak akşama doğru / hareketlenir.
*Havuzun içinde / belki bir milyon kurbağa / avazı çıktığı kadar / bağırıyordu.
*Güneş / bulanık bir ışık uzatarak/ arkların durgun sularını / yer yer / parlatıyordu.
*Bu Anadolu / şehrinin ilkbaharı / kırk ikindi yağmurlarıyla / başlar.
*Akşamüstü / Beyazıt sokaklarını /sis / kapladı.
*Park yerindeki / arabalar / yavaş yavaş / azalıyor.
*Yıkanır / gölgesi/ kuytu bir derede.
*Evimiz / kuytu, küçücük bir evdi.
*Sarmaşıklarla / balkonu örtük / bir evdi
*Bir gün / gözlerimin / taa içine / bak!
*Yağmurlardan sonra / büyürmüş / başak.
*Bütün günüm / seni / takip etmekle / geçti.
*Nehrin çıplak bir sahilinde / ıslak kış çimenlerine basarak / dolaşıyoruz.
*Bazı öğrenciler / öğrencilik günlerini / boşu boşuna / harcıyor.
*Duvara sinmiş bir hayalet / var.
*Fethin / yüce serdarı / Bizans’a / girdi.

Aşağıdaki cümlelerin öğelerini bulunuz.

Onun şiir anlayışı başkalarınınkinden farklıdır.
Hiçbir kuvvet, bana istemediğim işleri yaptıramaz.
Bu eleştirmenimiz ele aldığı konuları, sorunları çok iyi biliyor.
Yazar geçtiğimiz hafta içinde yeni bir “ilk”e imza attı.
Şehrin sakinleri arabasının çevresini sardılar.
Yabancı konuklar Akdeniz kıyılarını bir ay boyunca bu tekneyle dolaştı.
Ara sıra şiirler de yazmış olan Ömer Seyfettin, hikayecilikteki ilk şöhretini Genç Kalemler’de yayımladığı hikayelerle elde etti.
Evin arkasında küçük yemyeşil bir bahçe vardı.
Sait Faik’in hikayelerinde insanların ve çevrenin, herhangi bir kurala bağlı kalmadan özgürce ele alınmasını yazarın yaşayış biçimine bağlayabiliriz.
Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştasın.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Kış, adanın her tarafına yerleşebilmek için rüzgarlarını seferber ettiği zaman, öbür yakadaki yaz, daha pılını pırtısını toplamamıştır.
Gerçek romancı, insanın iç dünyasını, iç karmaşasını yansız bir tutumla aydınlatmaya çalışır.
Yapıtın önsözü, konusunun işleniş biçimini, yararlanılan değişik kaynakları yalın bir dille belirtir.
Çağdaş sanatçı, insan gerçeklerini, insan sorunlarını imgesel bir dille, etkili bir biçimde anlatır.
Gerçekçi romanlar, kahramanlarının serüvenlerine, özlemlerine, tutkularına, dış dünyayla olan çatışmalarına ayna tutar.
Ali, bana bir kağıt verebilir misin?
Yabancı romanı, aydınların durumuna, köye ve köylü gerçeklerine suçlayıcı bir hava içinde değinir.
Yapısal eleştiri, metnin iç düzenini, dilsel bütünlüğünü metne bağlı kalarak göstermeye yönelir.
Öğrencilik günlerimizi, Londra dönüşünde biz eski arkadaşlarınıza uzun uzun anlatmıştınız.
Genç yaşında öykü alanında isim yapmış ve bu türün parlak örneklerini vermiş olan yazar, kahramanlarını her gün karşılaşabileceğimiz kişiler arasında seçmiştir.
Açık balkon kapısından içeri giren ikindi serinliği onlara alt katın mutfak pencerelerini saran pembe yaseminlerin kokusunu getirdi.
Bizans’ın sinesine atılan okların her biri bir baş, her baş bir ordu götürüyordu.
İhtiyar yaprak, genç bir yaprak filizi ile itilerek yere düşer.
Ahmet Bey, bazen konuştukça konuşur, bazen de susardı saatlerce.
ARASÖZLER VE ARACÜMLELERİ BULUNUZ
Arabaların ve satıcıların seslerinden, inanın, nefret ettim.
Otobüslere, o hantal araçlara, binmek de sorun, ondan inmek de.
Her sanatçıyı, buna geçmiştekiler de dahildir, olduğu gibi kabul etmeliyiz.
Hiçbirimiz, sınıfın başkanından başka, derse gelmeyi istemiyoruz.
Bugüne kadar, şeytan kulağına kuşun, ciddi bir hastalık geçirmedim.
Bu sırrını arkadaşlardan birine, doktora, açıklamış.
O kazayı, önceki gün olanı, hepimizi ürkütmüştü.
Senden başkasını, inan, sevemem.
O kazayı, düşünsenize, hiç kimse inceleme gereği duymadı.
Bu soruna, güven bana, çözüm bulacağım.
En yakın arkadaşım, İnce Mehmet, yanımıza gelmişti.
Bu güzel ilçeleri, Pınarbaşı ve Bünyan’ı, hafta sonu gezmiştik.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder