SÖZCÜKTE ANLAM
KELİME
ANLAM YAPI TÜR-GÖREV
-Basit
-Türemiş Anlamlı Görevli
-Birleşik
-İsim -Edat
-Sıfat -Bağlaç
-Zarf -Ünlem
-Zamir
-Fiil
Bir kelimenin anlamı, o kelimenin zihinde uyandırdığı kavramlardır.
Kelimenin anlamı= kelimenin zihinde uyandırdığı kavramlar.
Bıçak= Kesmeye yarayan âlet.
A. SÖZCÜĞÜN ANLAM ÇERÇEVESİ
dil
yan anlam yan anlam
terazinin dili lisan
(somut,yeni (Soyut, yeni kavram)
kavram)
temel anlam
organ adı
(İlk ve asıl kavram)
Kelime Temel anlam Yan anlamları
Göz organ adı 1.Kaynak (su)
2.Delik (iğne)
3.Bölme
4.Ağacın tomurcuklu yeri
kk
1.Gerçek anlam
a. Temel anlam
Bu yanık ekmekleri bakkala geri ver.
Cumhuriyet alanı çok kalabalık.
Boğazını sıktı.
Çocuğun gözüne taş geldi.
Tencerenin altı delinmişti.
Kuş dala kondu.
Para koltuğun arasına düştü.
Yaz en sıcak mevsimdir.
Hantal gövdesini zorlukla sürüklüyordu.
Odayı güzel bir koku kapladı.
Dallar sallanmaya başladı.
Size kitaplarımı göstereyim.
Bahçeden çiçek topladım.
Ocakta ateş kalmamış.
b.Yan anlam
Denizciler hep böyle yanık tenli mi olur?
Dolabın gözü küçük.
Suyun gözüne ulaştık.
İğnenin gözünden iplik geçirdim.
Güneş altında çalıştık.
Anahtarın dili kırıldı.
Hastanın ateşi düştü.
Üç baş soğan soy.
2.Mecaz anlam
Aşk söyletir en yanık türküleri.
Siyaset alanı çıkarcılarla dolu.
Kısa sürede o çocuğa ısındım.
Alnımıza böyle yazılmış yazı.
Dar düşünceli bir adamdı.
Derin bir konuya dalmışlar.
Ana konulardan biri de budur.
Konuştukça daha çok attı.
Bizim çocuk bir ateş.
Babam boğazına çok düşkün.
B. MECAZ TÜRLERİ
1.Teşbih (benzetme): Aralarında ortak özellikler bulunan iki varlık ya da kavramdan zayıf olanı, daha güçlü olana benzetmektir.
Benzetme sanatında ikisi temel, ikisi de yardımcı olmak üzere dört unsur vardır:
-Temel unsurlar:
Benzeyen (zayıf)
Kendisine benzetilen (güçlü)
-Yardımcı unsurlar:
Benzetme Yönü (ortak özellik)
Benzetme Edatı (gibi, kadar, benzer, -ca, -ça)
a.Ayrıntılı (Tam) Benzetme: Bütün unsurların bulunduğu benzetmedir.
Çelik gibi güçlü bilekleri var.
k. benzetilen b. edatı b. yönü benzeyen
b. Pekiştirilmiş Benzetme: Benzetme edatının bulunmadığı benzetmedir.
Yüzün sütten beyaz.
benzeyen k. benzetilen b. yönü
c. Kısaltılmış Benzetme: Benzetme yönünün bulunmadığı benzetmedir.
Kardeşim kuzu gibidir.
benzeyen k. benzetilen benzetme edatı
d.Yalın benzetme (Teşbih-i Beliğ): Sadece benzeyen ve kendisine benzetilenle yapılan benzetmedir.
Altın kalpli bir insandı.
k. benzetilen benzeyen
Ali tilki gibi kurnazdır.(Ayrıntılı, tam)
Ali kurnazlıkta tilkidir.(Pekiştirilmiş)
Ali tilki gibidir. (Kısaltılmış)
Ali tilkidir. (Yalın, teşbih-i beliğ)
Altın başak, gümüş yıl, çelik irade, lastik kız, tahta kafa, hava buz kesti, cennet vatan.
2.İstiare(Eğretileme): Benzetme sanatının benzeyen ya da kendisine benzetilenle yapılır.
Açık İstiare: Kendisine benzetilenle yapılır.
Gökyüzü kurşunla kaplı. (Bulut kurşuna benzetilmiş.)
Göğün kandilleri yandı. (Yıldızlar kandillere benzetilmiş.)
Kırkpınar aslanları meydana çıktı. (Güreşçiler aslanlara benzetilmiş.)
Şakaklarıma kar mı yağdı? (Kar, ak düşen saçlara benzetilmiş.)
Yüce dağ başında siyah tül vardı.
Kapalı İstiare: Yalnızca benzeyenin kullanılmasıyla yapılır.
Ay ışığı pencereden akıyor. (Ay ışığı suya benzetilmiş.)
Kalbim yırtılıyor her nefesimde. (Kalp bir kağıda benzetilmiş.)
Can kafeste durmaz uçar.
İçimde damla damla bir korku birikiyor. (Korku su veya kana benzetilmiş.)
3.Mecaz-ı Mürsel (Ad Aktarması): Benzetme yapmadan sözü başka bir söz yerine kullanmaktır.
Şu anlam ilgileriyle yapılır:
a.Parça-Bütün İlişkisi:
Ankara seninle gurur duyuyor.(Ankara halkı, bütün-parça)
Motorlu denize açıldı.(Motorlu tekne, parça bütün)
b.Somut-Soyut İlişkisi:
Kötülerle konup göçücü olma.(Kötü insanlar, soyut-somut)
Senin yüreğin yok mu? (Yüreğinde cesaret, somut-soyut)
c.İç-Dış İlişkisi:
Sobayı yaktım. (Yakıt,dış-iç)
Musluk akmıyor. (Musluğun suyu, dış-iç)
Kolonyayı bana uzat. (Kolonya şişesi, iç-dış)
d.Yazar-Eser İlişkisi:
Necip Fazıl’ı okudum.(Yazar-eser)
e.Yer-Yönetim İlişkisi:
Türkiye barış istiyor. (Türkiye yönetimi –hükümet-, ülke-yönetim)
f.Yön-Ülke İlişkisi:
Batı sanayileşme sürecini tamamladı. (Batı ülkeleri, yön-ülke)
g.Neden-Sonuç İlişkisi:
Dışarıda felâket esiyor. (Felâkete yol açan fırtına, sonuç-neden)
4.Kinaye (Değinmece): Bir sözün, hem gerçek hem de mecaz anlama gelebilecek biçimde kullanılmasıdır. Kinayeli bir sözün öncelikli anlamı, mecaz anlamdır.
Temiz bir Türkiye istiyoruz.
Kirli paraya el sürmez.
Cebi delik bir gençti.
Yılanın başı küçükken ezilmeli.
Kapısı herkese açıktır.
Dağlara çıkmayan uzakları göremez.
5.Tariz (Dokundurma): Bir sözü, anlamının tam tersini düşündürecek biçimde kullanma sanatıdır. Asıl amaç iğnelemek, alay etmektir. Ünlem ya da soru işaretiyle de sezdirilebilir.
Aman ne kadar da erken geldiniz!
O pek sevimli, herkes ondan kaçıyor!
Çok zengin bir ülkede yaşıyoruz; hava almak bile bedava.
O kadar temiz ki mikroplar en yakın dostu!
Ne yürekli bir adam, yalnızca kedilerden korkuyor.
Senin gibi dostum varken, düşmana ne hacet.
Çok dakiktir, randevularına bir saat geç gelir.
Kendi kalesine attığı gollerle usta bir golcü olduğunu gösterdi.
6.Mübalağa: Abartma
Bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır.
Âlem sele gitti gözüm yaşından.
7.Tekrir: Kelime tekrarıdır.
Akşam, yine akşam, yine akşam.
8.Teşhis Ve İntak (Kişileştirme ve konuşturma): İnsanın belirgin özelliklerinin cansız varlıklara aktarılmasıdır.
Bulutlar gözyaşı döktü.
Tekerlekler inliyordu.
Bülbül, güle, gül gül dedi; gül, gülmedi gitti.
Irmak, anladım, dedi.
Sabah akşam söğütler selâmlaşır.
9.Tevriye: Yakın anlamı söyleyip uzak anlamı kastetme.
Sarımsam da acı ama her eve lâzım bir dişi.
10.Tezat: İki zıt kavramı bir arada kullanma.
Senin yanında bile sana hasretim.
11.Tecahül-i Ârif: Bilip de bilmemezlikten gelme.
Şakaklarıma kar mı yağdı, ne var
Benim mi Allah’ım bu çizgili yüz.
12.Hüsn-i Talil: Güzel sebebe bağlama.
Güller kızarır o gonca gül gelince.
13.İrsal-i Mesel: Şiirde atasözü kullanma.
Çağır Karacoğlan çağır/ Taş düştüğü yerde ağır.
14.Telmih: Geçmişte yaşanmış bir olay veya kişiyi hatırlatma.
Allah sana Eyüp sabrı versin.
15.Tenasüp: Anlamca ilgili sözleri bir arada kullanma.
Seyyah oldum şu âlemi gezerim.
16.Akis: Sözü ters yüz etme.
Kibarın kelâmı, kelâmın kibarıdır.
17.İstifam: Soru sorarak anlatma:
Gökte bu top sesleri nereden geliyor?
Yoksa Barbaros Hayrettin seferden mi geliyor?
18.Terdid: Sözü beklenmedik şekilde bitirme.
Besle kargayı, şişmanlasın.
19.Rücü: Cayar gibi yaparak daha şiddetli söyleme.
Sen bir alçaksın, yok hata ettim, çukursun.
20.Nida: Ünlem kullanma.
Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker.
21.Kat: Sözü, anlaşılacak biçimde kesme.
Ey kimsesiz ve avare çocuklar/ Hele sizler...
C.ANLAM OLAYLARI
1.Anlam değişmeleri
a.Anlam daralması: Bir kelimenin, dilin gelişimi içerisinde veya aldığı eklerle anlamlarını yitirip tek anlamla sınırlanmasına denir.
Oğlan: hem kız hem erkek çocuk; erkek çocuk.
Konmak: Gecelemek, yerleşmek; uçanların yere inmesi.
Karaca güzel bir hayvandır. (Küçültme ekiyle)
Göğe savrulur tütünüm. (Dilin tarihî gelişimiyle)
Öğretmen bugün derse gelmedi.(Genel anlamlı bir kelimenin özel anlamlı olarak tek bir varlığı ifâdesiyle)
b.Anlam genişlemesi: Bir kelimenin, eski anlamlarının yanında zamanla yeni yan anlamlar kazarak çok anlamlı hâle gelmesidir.
Kol: Organ adı(insan kolu); branş, dal.
Yol: Geçilen yer; yöntem.
c.Başka anlama geçiş: Bir kelimenin önceden taşıdığı anlamın dışında bir kavramı karşılamasına denir.
Ucuz: Kolay, değersiz; diğerlerine göre daha az paraya alınan.
d.Anlam iyileşmesi: Bir kelimenin eskisine göre daha iyi bir anlam taşır duruma gelmesidir.
Yavuz: Kötü, fenâ, perişan; yiğit, yaman.
e.Anlam kötüleşmesi:Bir kelimenin eskisine göre daha kötü bir anlam taşır hâle gelmesidir.
Canavar: Canlı, hayvan; yırtıcı hayvan.
2.Aktarmalar
a.Deyim aktarması
Duygu aktarması: Bir duyu organıyla algılanabilen kelimenin bir diğer duyu organıyla algılanıyormuşçasına anlatılmasıdır.
Dost acı söyler. (Dilden kulağa)
Ondan sert bir davranış beklenmiyor. (Dokunmadan göze)
Sıcak karşılandık. (Dokunmadan göze)
Küçükken ne tatlı bir çocuktu. (Dilden göze)
Somutlaştırma: Soyut bir kavramın somut bir varlığa benzetilerek anlatılması ya da soyut anlamlı bir kelimenin somut bir varlığı karşılıyormuşçasına kullanılmasına denir.
Yüzündeki kırışıklıklar onu rahatsız ediyordu.(somut)
Onda bu yüz varken yine gelir.
yüz yüz
somut kavram soyut kavram
(surat) (utanma duygusu)
Yemek biraz daha pişecek. (somut)
Ali, biraz daha pişmeli. (olgunlaşmak)
Kader ağlarını örüyor.
b.Ad aktarması (Mecaz-ı Mürsel): Bir kelimenin herhangi bir benzetme amacı güdülmeden aralarında ilgi bulunan bir başka kavramın yerine kullanılmasıdır.
Son günlerde Mehmet Âkif’i okuyorum. (eserleri)
Sahadaki on bir başarılı bir maç çıkardı. (futbolcular)
Bu dergide ünlü kalemler yazıyor. (yazar)
3.Dolaylama: Anlamı güzelleştirmek amacıyla bir kelimenin herkes tarafından bilinen kalıplaşmış bir kelime grubuyla ifâde edilmesidir.
Fenerbahçe: Sarı kanaryalar
Sinema: Beyaz perde
Pamuk: Beyaz altın
Turizm: Bacasız sanayi
Ankara: Türkiye’nin kalbi
Kömür: Kara elmas
Balık:Derya kuzusu
Aslan: Ormanlar kralı
4.Güzel adlandırma:
Ölüm: Sizlere ömür, rahmete kavuşmak
Verem: İnce hastalık
Kör: Görme engelli
Kel: Tarama özürlü
Hela: Ayakyolu
D. SÖZCÜKLER ARASINDA ANLAM İLİŞKİLERİ
1.Eşsesli (Sesteş) kelimeler: Kelimelerin kökteki ses bakımından benzeşmesidir.
Çay: 1. Bitki
2. Irmağı oluşturan akarsu
Çaydan geçerken çay içti.
Kapıyı aç, karnım çok aç.
5 yaşındaki çocuk, yaş bezle masayı sildi.
İlâcını iç, için açılsın.
Bu yaz mektup yaz.
Yüz, yıl, iç, baş, kır, yağ, az, ak, taş, gül, boya, gül, dal...
2.Eşanlamlı (anlamdaş) kelimeler: Cümle içinde birbirinin yerine kullanılabilen kelimelerdir.
Lisanı çok kuvvetli. (dil)
Bu kelimenin yazılışı yanlış. (sözcük)
Kaygılarım artıyor. (endişe)
Maç berabere sonuçlandı. (karşılaşma)
3.Yakın anlamlı Kelimeler: Kılık-kıyafet, doğru dürüst, ağrı sızı
4.Karşıt (Zıt) Anlamlı Kelimeler: Birbirinin anlamını dışlayan kelimelere denir.
Sıcak-soğuk, gelmek-gitmek, iç-dış, uzun-kısa, iyi-kötü
5.Somut ve Soyut Anlamlı Kelimeler:
Kan vermek için hastaneye gitti. (somut)
O da benim kanımdan. (soyut)
6.Genel ve Özel Anlamlı Kelimeler: Birbiriyle ortak özelliklere sahip kelimelerin bütününü kapsayan kelimelere genel anlamlı, kavramları tek tek çağrıştıran kelimelere özel anlamlı kelimeler denir.
Varlık-canlı-hayvan-kuş-serçe
Şiir, imgeye dayanır. (genel)
Şiirini çok beğendim. (özel)
Çiğdem güzel bir çiçektir.
Öğrencilerimiz arasında en çalışkan Ali’dir.
7.Nicel ve Nitel Anlamlı Kelimeler:
Büyük bir tepeye çıktık. (nicel)
Adamın çok büyük bir evi var. (nicel)
Büyük hedefleri olan biri. (nitel)
Küçük kalabalıklar, küçük sorunlar yaratır.
nicel nitel
8.Terim anlamlı kelimeler: Bir kelimenin bilim, sanat, meslek ve teknik alanda kazandığı anlamlardan her birine terim anlamı denir.
Gol,ofsayt, penaltı (futbol)
Çırpma, çengel, kıle (güreş)
Üçgen, doğru,kare (geometri)
Kronoloji, ateşkes (tarih)
Dram, vodvil, suflör (tiyatro)
Roman, şiir, aruz (edebiyat)
Hastanın tansiyonu giderek düşüyor.
Işık, saydam bir yüzeye çarparak kırılır.
E.KELİME GRUPLARI
1.İKİLEMELER: Cümle içerisinde anlatım gücünü besleyen kelime grubudur. İki kelimeden oluşur.
İkilemelerin oluşumu:
a.Yansıma tekrarıyla: Horul horul, şırıl şırıl, takır tukur, fokur fokur.
b.Aynı kelimelerin tekrarıyla: Gide gide, güzel güzel, eze eze, güle güle
c.Karşıt anlamlı kelimelerle: az çok, dost düşman, gide gele, ine çıka, yata kalka
d.Yakın anlamlı kelimelerle: Kırık dökük, güle oynaya, ağlaya sızlaya
e.Biri anlamlı, biri anlamsız kelimelerle: eğri büğrü, eski püskü, ufak tefek, para mara, yırtık pırtık
f.Eş anlamlı kelimelerle: doğru dürüst
g.”-dıkça” ile: Okudukça okudu
h.”mi” ile: sıcak mı sıcak
ı.”de” ile: bekledi de bekledi
j.Fiil köklü kelimenin tekrarıyla: Bir vuruş vurdu, bir atlayış atladı, bir bakış baktı
k.Her ikisi de anlamsız kelimelerle: Eciş bücüş, ıvır zıvır, dırı vırı, vırt zırt, abuk subuk, abur cubur
l.Hâl eki almış kelimelerle: Baştan başa, renkten renge, dişe diş, göz göze
İkilemelerin Özellikleri:
a.Anlamı pekiştirir: Akıllı mı akıllı (çocuk), ağır ağır (akmak), eğri büğrü (yol), kargacık burgacık(yazı)
b.Anlamı güçlendirir: Katıla katıla (gülmek), ters ters (bakmak), bata çıka (yürümek)
c.Anlamı çoğaltır: Tabak tabak (yemekler), deste deste (paralar)
d.Anlamı abartır: varını yoğunu (yitirmek), taş taş (üstünde kalmamak)
2. DEYİM: Belli bir durumu veya kavramı karşılamak amacıyla kalıplaşmış kelime grubudur.
Deyimlerin Biçim Özellikleri:
a.Mastar biçimindedir: Ağzıyla kuş tutmak, pişmiş aşa su katmak, kılı kırk yarmak
b.Cümle biçimindedir: Ayıkla pirincin taşını, dağ fare doğurdu, ye kürküm ye
c. Tamlama biçimindedir: Anasının gözü, ateş pahası, yarım ağız, aslan payı
d.İkileme biçimindedir: El ele, baş başa, olur olmaz, bata çıka, er geç
e.Değişik biçimlerde oluşanlar: Çantada keklik, eli açık, ağır başlı, ağzı bozuk
Anlamlarına Göre Deyimler
a.Gerçek anlamlı deyimler: Can boğazdan gelir, çoğu gitti azı kaldı, ismi var cismi yok, olur şey
değil,hem ziyaret hem ticaret, hem suçlu hem güçlü
b.Mecaz (değişmece) anlamlı deyimler: İpe un sermek, kazan kaldırmak, armut piş ağzıma düş, bulanık suda balık avlamak, elini taşın altına koymak, bit yeniği, pireyi deve yapmak
c.İliştirme anlamlı deyimler: Göz atmak, kulak kesilmek, ağzını tutmak
3. ATASÖZLERİ: Uzun deneyimlere ve gözlemlere dayanan, genel kural niteliğinde, öğüt verici, kalıplaşmış özlü sözlerdir.
Özellikleri:
a.Kalıplaşmış sözlerdir; kelimeler eksiltilemez, arttırılamaz ve değiştirilemez: Rüzgâr eken fırtına biçer
b.Yargı bildirir: Ayağını yorganına göre uzat; su uyur, düşman uyumaz
c. Çoğu mecaz anlamlıdır: Üzüm üzüme baka baka kararır, borç yiğidin kamçısıdır, körle yatan şaşı kalkar, öfkeyle kalkan zararla oturur
d.Kinayeli bir söyleyişe sahiptir: Gülü seven dikenine katlanır, meyveli ağacı taşlarlar,
e. Bazıları gerçek anlamlıdır: Son pişmanlık fayda etmez, akıl akıldan üstündür, bugünün işini yarına bırakma.
f.Bazıları yakın anlamlıdır: Eğilen baş kesilmez, aman dileyene kılıç kalkmaz, can çıkmayınca huy çıkmaz
g.Kimi atasözleri anlamca çelişebilir: Kısmetinde ne varsa kaşığına o çıkar, akıllı düşman akılsız dosttan hayırlıdır, akıllı köprü arayana dek deli suyu geçer.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder