Coğrafya ders anlatımı, cografya ödevi, cografya konuları, dağlar, ovalar, göller, akarsular, iklim, türkiyenin bölgeleri, dünyamız, cografya sınavları, cografya dersi, cografya yazılı soruları
8 Temmuz 2008 Salı
İtil (Bulgar) Hanlığı
Bir kısım araştırıcılar Mısır'dakiler haricinde kurulan ilk Müslüman Türk devletinin Karahanlılar olduğunu ileri sürerken bir kısım araştırıcılar da İtil Bulgar Hanlığı'nın ilk Müslüman Türk devleti olduğunu kabul etmektedirler. Bulgarların Türk asıllı oldukları son yapılan araştırmalarla kesinlik kazanmıştır. Bulgarların Güney-Rusya bozkırlarına Hun dalgalarından biriyle ulaşmış oldukları anlaşılıyor.
Bunlar 481 yılında Bizans İmparatoru Zenon (474-475, 476-491)a Gotlar'a karşı yaptıkları savaşta yardım etmişlerdi. Daha sonra Hun kütleleriyle karışan ilk Bulgar birliğinde On-ogurların çoğunlukta oldukları anlaşılıyor. Bu sırada Bulgar ülkesinin merkezi Kafkasya'daki Kuban nehri ve Azak Denizi havalisindeki bozkırlar idi.
Bulgarlar önceleri Göktürk Kağanlığı'nın idaresi altında yaşıyorlardı. Ancak 630'da Göktürk Kağanlığı'nın fetret devrine girmesi üzerine Bulgarlar "Büyük Bulgarya" Devleti'ni kurdular. Fakat bu devlet uzun ömürlü olmamış, 665'den sonra komşu Hazar Hakanlığı tarafından parçalanmıştı. Bu parçalanmadan sonra Asparuh idaresindeki kalabalık Bulgar kütleleri Tuna'ya doğru yönelmiş ve Balkanlara girerek (668 veya 671), Tuna Bulgarları Devletini kurmuştur (681). Tuna Bulgarları zamanla Slavlar ile karıştılar ve Boris Han'ın 864'te Ortodoksluğu resmen kabulüyle de Hristiyan oldular.
Bulgarlardan bir kısmı ise X. yüzyıla kadar eski yerleşme sahalarında Kuban nehri ve Azak denizi havalisinde kaldılar. Bulgarların bu ülkesi Bizans ve Rus tarihleri tarafından "Kara Bulgarya" olarak adlandırılmıştı. Bunlar da Bulgar tarihinde önemli bir rol oynamamış belki de daha sonraki birbiri arkasına gelen Macar, Peçenek ve Kuman dalgaları içinde kaybolup gitmişlerdi.
Büyük Bulgarya Devleti'nin parçalanmasından sonra Hazarların tazyikiyle Don nehri boyundaki Otuz-Oğurların kuzeye doğru Orta İtil, yani İtil (Volga) ve Kama (Çolman) nehirlerinin birleştikleri sahaya çekildikleri anlaşılıyor. Bu hareketin en geç VII. yüzyıl sonu veya VIII. başlarında olması muhtemeldir. İtil Bulgarları burada bölgenin yerli halkı Fin-Ogurları ve öteki Türk topluluklarını da idareleri altına alarak bir devlet kurdular. Ancak İtil Bulgar Devleti'nin ilk devirleri hakkında elimizde kesin bilgiler yoktur. Bulgar ülkesinin doğusunda Türk menşeli Başkırt (Başkurtlar), batısında Fin veya Türk olan Burtaslar ile Ruslar, güneyinde Hazarlar bulunmaktaydı.
Bulgar tüccarlarının, Hazar ülkesinde Harezm'de ve Samanî ülkesinde İslam tüccarlarıyla temasları, Harezmlilerin de onların ülkelerine gitmeleri neticesi buralarda İslam dini ve kültürü yayılmaya başlamıştı. Nitekim 900 tarihlerinde Bulgarlar arasında İslam dinini kabul edenler çoğunluktaydı. Nihayet Şelkey oğlu Yıltavar (İlteber) Almış'ın İslam dinini benimsemesiyle İtil Bulgarları Müslümanlığı devlet dini olarak kabul ediyorlardı.
Almış Han, 920 tarihlerinde Abbasî Halifesi'ne din alimleri ve mimarlar göndermesi için müracaatta bulunmuş, ayrıca ünvan ve ismini Emir Cafer b. Abdullah olarak değiştirmişti. Halife Muktedir Billah da din adamlarıyla mimarlardan oluşan bir heyet gönderdi. Bu heyet 921 yılında yola çıkmış ve 922 Mayısında Bulgar ülkesine ulaşmıştı. O tarihten sonra Bulgar ülkesi Abbasî halifelerine bağlı bir Müslüman Türk yurdu, Bulgarlar ise Doğu Avrupa'da Türk İslam kültürünün temsilcisi olmuşlardı.
Bulgar ülkesine gelen Abbasî Halifesinin elçileri arasındaki en renkli kişi bu heyete kâtip sıfatıyla iştirak eden İbn-i Fadlan olmuştur. Onun geride bıraktığı seyahat notlarında Bulgarlardan başka Oğuzlar, Başkırtlar, Hazarlar hakkında ilgi çekici bilgiler bulunmaktadır. Sikkelerden anlaşıldığına göre Cafer'den sonra yerine oğlu Mikail geçmiş ve ona da Tâlip b. Ahmed, Mümin bin Ahmed ve Mümin bin el-Hasan halef olmuşlardı.
Bulgarlar, Hazar Hakanlığı yıkılana kadar (965), bu devlete tabi idi ve Hazar Hakanı'na vergi veriyordu. Bu devletin yıkılmasından sonra Bulgarlar müstakil bir hanlık olmuşlardı. 964 ve 985 yıllarında Rusların Kiev Prensliği Bulgar ülkesini istilâ ettiler. 985'teki istilâ Bulgar ülkesinin zenginliğine çok az zarar vermişti. Daha sonra Bulgarlar ve Ruslar arasında münasebetler gelişti ve bu 1006'da bir ticaret anlaşmasıyla neticelendi.
Fakat XI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren kuzeydeki kürk ticareti Ruslar ile Bulgarlar arasında devamlı savaşlara sebep oldu. Bu savaşlar Moğolların ortaya çıkışına XIII. yüzyılın ilk yarısına kadar devam etti. Moğollar, Kalka nehri kenarında Ruslara karşı kazandıkları zaferden sonra (1224) doğuya dönerlerken Bulgarların tuzağına düşerek ağır kayıplar verdiler. Bu olay İtil Bulgar Devleti'nin yıkılışına sebep oldu. Bu yenilginin intikamını almak isteyen Batu Han idaresindeki büyük Moğol ordusunun "Batı Seferi"ndeki ilk hedefi Bulgarlar idi.
Moğollar, 1236'da Bulgarlara saldırdılar, köyleri ve şehirleri yıktılar. Bu arada elli bin nüfuslu Bulgar şehrini de tahrip ettiler. Moğol istilasından sonra Deşt-i Kıpçak'ta kurulan Altınordu Devleti zamanında Bulgarlar bir dereceye kadar bağımsızlıklarını muhafaza etmekteydiler. Bu sırada Başkent Bulgar şehrinin kısa zamanda eski parlak durumunu kazandığı anlaşılıyor. Bulgarlar zaman zaman Altınordu Hanlığı'na da kafa tutmaktaydılar. Nitekim Altınordu Hanı Pulat Timur 1361'de Bulgarları cezalandırmış ve Bulgar şehri yeni bir tahribata maruz kalmıştı.
1391 yılında, Timur'un Altınordu Hanı Toktamış'a (1376-1395) karşı yaptığı sefer sırasında Bulgar ülkesi bir kez daha tahrip edildi. Timur'un 1395 yılında yine Toktamış Han üzerine yaptığı seferden Bulgar şehri etkilenmemişti. Nitekim Timur'a mağlup olan Toktamış Han bir kısım kuvvetleriyle Bulgar iline gitmek zorunda kalmıştı. Bulgar şehrinin 1399'da Ruslar tarafından tahrip edildiğini görüyoruz. Ancak bu şehrin yıkılmasının muhtemel sebebi Batu Han tarafından kurulan Kazan şehrinin gösterdiği gelişme idi.
1399'dan sonra artık toparlanamayan Bulgarlar dağıldılar. Halkdan bir kısmı Kama'nın kuzeyindeki Kazan nehri boyunca göç ederek buralara yerleştiler ve bölgeyi tamamiyle Türkleştirdiler. 1437 yılında kurulmuş olan Kazan Hanlığı'nın esas nüfusunu Balgar-Kıpçak karışımı Müslüman halk teşkil etmekteydi.
Bulgarlar X. yüzyılın başında öteki Türk kabileleri gibi göçebe idiler. Fakat kısa zamanda yerleşik hayata geçmişler, ziraate elverişli toprakları değerlendirerek ekmişler ve aynı yüzyılın ikinci yarısında usta birer çiftçi olduklarını göstermişlerdir. Başlıca ziraî mahsulleri, akdarı, buğday ve arpa idi. Ayrıca Orta İtil sahası ulaşım bakımından kuzey bölgelerini, Hazar Denizi-İran-Kafkaslar-Türkistan ve dolayısıyla Orta Asya'ya bağlayan büyük kervan yolları üzerindeydi.
Bu da İtil Bulgarlarının şehirler kurarak büyük ölçüde ticaret ile uğraşmalarına imkân sağlamıştı. Bu şehirler arasınd Kama ve İtil'in birleştiği yerden 100 km. kadar güneyde İtil kıyısında bulunan başkent "Bulgar" şehri 9-13. yüzyıllarda Doğu Avrupa'nın en önemli ticaret merkezi idi.
Bulgarların bu ticaret sırasında ihraç ettikleri mallar şunlardı: Çeşitli kürkler, at ve keçi derileri, ayakkabı, oklar, kılıçlar, zırh, koyun, sığır, doğanlar, balık tutkalı, ceviz balmumu, bal ve Slav esirler. Öte taraftan Bulgarların İslam dünyasından ithal ettikleri başlıca mallar ise; dokuma kumaş, silah, lüks eşyalar ve keramik (çanak-çömlek) idi. Nitekim Bulgarların bu geniş ticaretleri neticesinde XI. yüzyılın başlarında bir Nişaburlu tüccarın Orta İtil kenarındaki Bulgar şehrinde bir iş ortağı olabilirdi.
Şüphesiz böyle ticarî ilişkilerin olması, Bulgar Hakanı Ebû İshak İbrahim b. Muhammed b. İlteber'i 1024'te Beyhak vadisindeki Sebzevar ve Husrûcird Ulu camilerinin tamiri için önemli bir miktar para göndermeye teşvik etmişti. Volga'daki Bulgar Türkleri kuyumculukta da ileri idiler ve onların bu sanattaki ustalıkları İsveç'e kadar bütün batı Slavları sahasında tesirini göstermiştir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder